26 Temmuz 2012 Perşembe

Pushing Daisies - Hakkı Yenmiş Bir Dizi




Geçen hafta başladığım ve ne zaman nasıl bitti anlamadığım, tadına doyamadığım dizi Pushing Daisies ^^

Gerçekten de Amerika'dan bu kadar tatlı ve romantik bir dizi beklemezdim şahsen... Onlar dokunmak-yatmak-ilişkinin cılkını çıkarmak konusunda uzman oldukları için böyle bir dizi çekmeleri şaşırttı beni... Ki dizinin 2 sezondan sonra bitmesini de buna veriyorum :D  (gerçi yanılmıyorsam bu dizi senaristlerin grevine kurban gitmişti.. emin de değilim ama)






Dizimizin konusuna gelecek olursak Ned 9 yaşında iken ölüleri diriltebildiğini keşfeder, ama Ned'in o sırada fark etmediği bazı kurallar vardır.

1 - Ölü bir şeye bir kere dokunursan hayata gelir
2 - Bir dakika içinde tekrar dokunmazsan aynı ebatta başka bir şey ölür
3 - Hayata gelen şeye bir daha dokunduğunda tekrar ölür, bu sefer temelli :D


Ned bu kurallardan habersiz aniden ölen annesini diriltir ve sonuç olarak ilk aşkı olan komşu kızı Chuck'ın babası ölür.
Diğer kural ise gece annesi onu öpünce ortaya çıkar, geri getirdiği kişiye bir daha dokunamayacağını bilmeyen Ned o gün ikinci kez annesini kaybeder.

Babasının yatılı okula postaladığı Ned uzun ve yalnız geçen yıllardan sonra, kocaman adam olmuş "Pie Hole" adlı bir dükkan açmış ve tutra yapıp satmakta aynı zamanda da cinayetleri aydınlatma konusunda dedektif Emerson'a yardım etmektedir.
Bu sayede yıllar önce kaybettiği çocukluk aşkı olan Chuck'a kavuşur ama tek sorun vardır o da Chuck öldürülmüştür.
Cinayeti ile ilgili sorgulamak üzere hayata geri getirdiği Chuck'a kıyamayan Ned onu hayatta tutmaya karar verir. Ve böylece dokunmadan, öpüşmeden yaşayacakları aşk başlar.




Ned,
Kaş Man diyebileceğimiz ama yine de sevmeden edemeyeceğimiz romantik, centilmen, sadece amerikada değil tüm dünyada türü tükenmekte olan bir erkek, Ned :D
Arada bencillik etse de Chuck'a olan sevgisi ile hatalarını affetiren bir tip.

Açıkçası ben çok beğeniyorum Ned'i. Hataları, çelişkileri zolandığı durumları olan bir adam çok gerçekçi bir karakter bence.




Chuck,
Dünyalar güzeli, tatlılığı ile dişinizin ağırmasına neden olacak olan, sevmeyen ölsün tipinde bir kızdır Chuck.
Zavallım babasının ölümünün ardından Lily ve Vivian teyzeler ile yaşamaya başlamış, onlar yüzünden evden dışarı çıkmamış, gençliğinin büyük bölümünü eve kapalı geçirmiştir.
Ta ki bir gün tak edip de dünya turuna çıkmaya karar verip bir gemiye atlayana kadar, şanssızlık onu orada da takip etmiş ve o yolculukta öldürülmüştür.
Neyse ki Ned onu tekrar hayata döndürüp ikinci bir şans vermiştir.

Bu kızı acayip sevdim ben, böyle sarılıp böğrüme basasım geldi, benim gibi kitap sever olması, yabancı diller konusundaki ilgisi ve macera isterken bir eve tıkanıp kalması onunla aramda bir bağ oluşturdu açıkçası *böhüüüü*







Emerson,
Ned'in yeteneğini yanlışlıkla görmüş ve hemen paraya çevirmeye karar vermiş olan Emerson Ned sayesinde şehirdeki en iyi dedektif olmuştur.
Zira cinayetleri çözmek öldürülen kişiyi uyandırıp onu kimin öldürdüğünü sorunca çok kolay bir işe dönüşmüştür.
Para aşığı olan Emerson, örgü örerek stres atmakta, açılıp kabaran kitapları sevmekte ve kendi kitabını yayınlamaya çalışmaktadır.
Kitabı yayınlatmak istemesinin nedeni ise eski karısının haber bile vermeden çekip giderken yanında götürdüğü kızlarıdır, Emerson eğer kitap yayınlanıra kızının onu bulabileceğini düşünmektedir.

Adamım diyorum başka bir şey demiyorum, Para ile ilişkisi çok güzelll :D










Olive,
Pie Hole'un Ned'e deliler gibi aşık olan elemanıdır Olive. Biraz oynaşıktır, Ned'i baştan çıkartmak için elinden geleni yapar ama bir işe yaramaz.
Sadakati ile sizi şaşırtacağını şimdiden söylemeliyim, hatta sonlara doğru biraz zeki bile oluyor :D

Başlarda kendisini pek sevmiyordum ama ikinci sezon daha iyi olduğunu düşünüyorum.






Vivian,
Garip teyzelerimizden biri, Vivian kardeşi Lily'den daha konuşkan ve saftır.
Chuck'ın ölümünden sonra kendilerini tamamen eve kapatmışlardır, Lily'nin dediğini emir sayar adeta ama ona nazlanıp istediğini yaptırabildiği de gözümden kaçmadı hani :D

Kendisine karşı çok da bi hissiyatım yok, iyi hoş bi karakter işte.














Lily,
Sert mizaçlı, elinde ya tüfek ya da içki ile dolaşan teyzemizdir. Duygularını belli etmeyi sevmez, hani kan kussa kızılcık şerbeti içtiğini iddia eder tiptedir.
Çok büyük sırlar taşımaktadır ve bu sırları korumak için ise yapmayacağı şey yoktur.


Bu teyzeye hastayım ben, ruhsuz görüntüsünün altında en az Vivian kadar duygusal biri yatıyor bence, tüfekleri ve tehditleri beni benden aldı açıkçası :D







Dizi her ne kadar erken bitmiş olsa da korktuğum kadar batırmamışlar sonunda, bir şekilde toparlayıp kapatmışlar konuyu. En az 3 sezon daha gidebilirdi bana göre ama böyle de iyi tadında bırakalım değil mi ^^
Açıkçası izlemeyenlere tavsiye ederim, içinizi kıpır kıpır edecek bir romantik komedi, zaten ilk sezon 9 bölüm ikinci sezon ise 13 bölüm...


Bir kaç da resim koyalım bakalım, Ned ve Chuck, birbirlerine dokunamayıp buna çareler arayan sevgililer ;)
















Not: Bu satten sonra ben folyoyu sadece bir mutfak malzemesi olarak görmem, göremem... kirlettiler beynimi bu küçük sapıklar :D




Puan Tablosu;

Konu - 10 (Bence çok orjinal bir konusu vardı)
Karakterler  - 9
Oyuncular - 9


Toplam Puan; 9 - Bakkaldan Israrla İsteyiniz








17 Temmuz 2012 Salı

Merlin - Bir Paranın İki Yüzü (banane ben tura olcam vallah da)



BBC'nin gözde dizisi Merlin'den bahsedelim biraz ^^
Ben bu dizinin hastasıyım, her sezon sonu dibim tutuşuyor ve gelecek sezona kadar da o alev sönmüyor.
Mübarek olmayan kefereler ise bir sezon arası veriyorlar ki sorma, o arada 2-3 dizi daha çekilir.
Ama ne olursa olsun değen bir dizi bu, izlememiş varsa şiddetle tavsiye ederim ben.
Ufak bi konusuna değinip karakterlere geçelim ^^


Kral Arthur efsanesine bambaşka bir bakış açısıyla yaklaşan dizide Merlin yaşlı başlı ak sakallı, elinde bastonu, omzunda baykuşu, cübbeli ve büyücü şapkalı bir dedecik değildir.
Aksine Kral Arthur ile aynı yaşlarda yakışıklı mı yakışıklı, bir o kadar sakar, güldüğünde odayı aydınlatan genç bir delikanlıdır...

Olaylar Ealdor'da bir anacığı ile yaşayan Merlin'in günün birinde anasının elini öpüp hayır duasını alıp Camelot'a doğru yola çıkması ile başlar.
Camelot'ta Gaius emmiyi bulur ve yanına sığınır Gaius emmi Merlin'in güçlerini bilmekte ve ona bu sırrını saklamada yardım etmektedir.

Büyücü olduğunu sır olarak saklamasının nedeni ise kenafir gözlü Kral Uther'dir... Bu Uther karısı ile mutlu mesut yaşarken laz kaynanalar gibi "ille de erkek çocuk isterim" diye tutturmuş... Büyü ile karıyı hamile bırakmışlar, amma velakin doğum anında nallamış bacı.
Bu yüzden de büyüyü asaklayıp büyücüleri astırtmış, hala daha büyü yasak ve ilk emaresinde adamı-kadını yakıyorlar...
gerçi anlamadığım bunlar ne biçim büyücü iki kelime mırıldanmana bakar beee ne diye yaktırıyon kendini peeehhhh :P



Merlin,
Kepçüküm biriciğim, pıtır böceğim :D
İlk bölümde Arthur'un hayatını kurtarmak gibi bir hatada bulununca onun yanına uşak olarak veriliyor.
Valla bana sorarsanız pek bi sabırlı ya, Arthur'un derdi çekilmez, hele de bu kadar güçlü bir büyücüken bunu bilmeyen Arthur tarafından ezilip aşşağılanmak ise ayrı bir olay.
Börtü böcek, dağ taş sevebilecek bir yüreğe sahip olan Merlin için Prat Arthur'u sevmek de zor bi iş değil demekki :D
Arthur'a laf soktuğu anlarda beni gülmekten öldürüyor, zekasını bir kez daha kanıtlıyor ^^




Prens "Prat" Arthur,
Kendini beğenmiş, ukala amma bi o kadar da halk insanı Prens Arthur'u selamlayalım lütfen :D
Merlin'e ilk başlarda bildiğin eziyet etse de zamanla Merlin'in dostluğu ve sadakatini anladı.
Hayattaki en büyük hatası ise Gwen'e aşık olmaktan ibaret. O tipsiz, gudubete ne ara nasıl aşık oldu çözebilmiş değilim, çözen varsa da anlatmasın bilmek dahi istemiyorum.


Morgana,
Kız olduğumu unutup uğruna şiirler yazasım var uleyyyynnnnn <3
Efsanede Gwen'in güzelliği anlatılıp durulur ya, işte bana göre o güzellik bu kızda var...
Ama Morgana rolu cuk diye oturmuş haspama ^^
Kötü olduğunda bile zerre gram kızamıyorum, Arthur'u öldürse "Ayy kıyyamam sana da yanlışlık oldu dimi ablası" deme ihtimalim var :D
He son sezonlarda de çok güzel bi ortak noktamız var zaten "Gwen nefreti"




Kral Uther,
Kenafir gözlü kral. Biraz garip bir insan ne istediğini hala anlamış değilim. Oğlunu sevmesine seven ama yermesinden de geri kalmayan biri.
İzlemeyenler için malum olmayan bir şahıstan yediği ihaneti hak ettiğini düşünmekteyim. hatta oh olsun çekmekteyim.
Tek mantıklı hareketi Gwen ibidiği ile Arthur iişkisine karşı olmasıydı.


Gaius,
Çok iyi insandır Gaius Emmi,
Merlin'i korumak için canını fda edecek derecede sever.
Büyü bilmektedir, amma bunu Uther kenafirinden saklamış ve hayatta kalmıştır.


Gwen
Ayhhh bana bişeyler oluyor, biri tansiyon aleti versin...
Bu meymenetsiz cadıyı her gördüğümde böyle oluyorum. Tipe bak çay demle derler ya, ben buna poşet çay bile demelemem israftır!

Şimdi bunu okuyup da "Arthur yüzünden kıskanıyorsun" diyecek bir ergen mutlaka çıkacaktır hemen cevaplayayım da söylevi içinde kalsın.

Ben Arthur'u severim evet ama benim adamım Merlin'dir buna rağmen ben Freya'yı (Merlin'in yavuklusu) bir an bile kıskanmadım. Öyle saçma olayları hiç sevmem zaten.
Dizi bu elbet aşk olacak elbet kız olacak da....
bacım bu ne yaaa... anasına babasına"olmamış bi daha yapın" diyesim var. Tipi geçemiyorum ama velevki geçsek ses faktörü var... hani böyle çatalı tabağa sürtersin yaaa aynı öyle...
Zatem rol yeteneği beni benden alıp uzak diyarlara yolluyor... hele birde diziye gelen her eleman bunun peşinde bi dolanıyor yaa... kesin büyücü bu kız diyorum...
Bizim balkon süpürgesinden hallice saçları, üstünde kokan elbisesi (kimse fakir demesin, Merlin de fakir ama 3 tane ayrı elbise gördüm)
Neyse yaa bu kıza olan nefretimle bi ayrı post yazarım resmen geçelim...
Resmi koyarken yinee sıfatını gördüm ve kötü oldum limonlu su alim ben...





Gwaine,
Sürekli şampuan reklamı çekiyormuş havası veren saçları, Merlin'i ilk anda sevmesi ve ona olan sadakati ile gönlümüzü feth eden şövalyemiz ^^
Ben Gwaine'i çok heyecanla bekledim ve hiç hayal kırıklığına uğramadım.
Diğer şövalyeler pis koktuğunu iddia ediyorlar ama tamamen kıskançlıklarındandır diyorum :D



Leon,
Açıkçası daha yuvarlak masa şövalyesi olduğunu bilmeden sevdim bu adamı... böyle sarılıp sakallarını okşayasım var (garip bi fantazi farkındayım)
Kendisi çoooookk önemli bir elemandır :D


 Lancelot,
Şövalyelerimizin enlerindendi kendisi.. ne eniydi unuttu;
En asil miydi, en kızdan anlamam Gwen'in götüne yapışır çıkmam'ı mıydı bilmem artık :D
Biraz bodur olsa da severim keratayı, fakir ama gururlu genci çok güzel oynamış.
Merlin'in sırrını saklaması da ayrı bir puan kazandırmıyo da değil hani..



Elyan,
Bet surat Gwen'in kardeşi... bak aileye gıcık değilim. bunla alıp vermediğim yok.
Hoş çocuk iyi de bir şövalye daha ne olsun.


Percival,
Ne yalan söylicem korkutuyo bu adam beni... Dağ gibi dicem "gibi" fazla olcak.
Ama yuffka yüreği vardır o ayrı konu. Severim iyi insandır, arada başını okşarım ama uzaktan :D



Daha eleman kalmadı sanırsam, o zaman az buçuk spoiler atim de içim rahatlasın.


SPOİLER 


Ah uleyynnn, 4 sezon bitti 5 e girecez bu Arthur salağı hala öğrenemedi Merlin'in büyücü olduğunu.
Merlin yavrum korkuyo hala, demekki ne kadar güvensiz hissediyo... Korkme kepçüğüm ben burdayım sana kalkan elleri kırkar bi taraflarına monte ederim... koskoca Osmanlı Torunu var burda bi çarparım birde eşderha çarpar :D

Gwen'in saçları ile ilgili yukarda yazdım burda da, beşinci sezonda kraliçe olarak göreceğimiz bitli umarım o saçları yıkayıp adam etmiştir yoksa seti basıp kendisini Parisin arka sokaklarında katl edicem!

Ulan Arthur, Morgana'ya güvendin kazığı yedin. Agravaine'e güvendin yediğin kazığı alıp müzeye koyduk... daha bu sezon da bi akrabanı ortaya çıkartıp ona güvenirsen ciğerlerini deşer o taştan çıkardığın kılıcı burnuna sokarım... şiddet eğilimli bir insanım tahrik etme beni!

Lancelot'un ölümüne hala daha yas tutmaktayım efendim. Bir ara geri getirdiler o ara ne güzel işler becerdi anlatamam... Gözümden mutluluk yaşları aktı resmen.

Daha içimi dökmem gereken ne vardı... ah Freya...
Ahh be Freya, neden öldün be kuzum. Merlin'le düğün dernek kuracağdınız, sana trabzon burması takacağdım ben... Hem çok sevmiştim kız seniiii....

Sezon sonunda Tristian ve İsolde geldiler, Tristian hayallerimi yıktı da denebilir yıkmadı da...
Yakışıklı birini beklerken bi amca çıktı geldi biraz yıkıldım ama mantıklı olan buydu kabullenmek lazım.
İsolde zavallısı anında nalladı, Freya'nın yanına gömdük :D

Başka başka diye düşünüyorum ama sanırsam bu kadar. İçimi döktüm rahatladım yeni sezonu lütfedip yayınlarlarsa yorumlamaya devam ederim.



Beşinci sezon afişi


Puan Tablosu;

Konu - 10 (Her ne kadar efsaneden alıntı olsa da yapılan değişiklikler güzel.. ehem Gwen hariç)
Karakterler  - 10
Oyuncular - 9 (Gwen demiş miydim? demiştim sanırsam... neydi gerçek adı Angel mi öle bişi.. neresi angel se)


Toplam Puan; 10 - Kaçıranı Kaçırsınlar











16 Temmuz 2012 Pazartesi

İşler Güçler - Modern Yalanınızı Yesinler





Geçen perşembe günü tvde rastgeldiğim, anında delisi olup diğer iki bölümünü de izlediğim ve 4. bölümü merakla beklediğim Türk dizisi. İŞLER GÜÇLER.

Şahsen çok fazla türk dizis izleyen biri değilimdir, izlediklerimi de aile ortamında izleyip sonra koyvermişimdir. Amma bu dizi beni benden aldı, kendisinden beklentim çok büyük.

Konuya gelecek olursak,
Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Sadi Celil Cengiz (başrol oyuncuları dizide gerçek isimlerini kullanıyorlar) oyunculuk yapan 3 arkadaştır.
Her ne kadar ekmeklerini çıkartsalar da bi türlü istedikleri başarıyı yakalayamamışlardır. Ahmet Kural bir dizide başrol oynamıştır (Gazi) ama sonra yıldızı sönmüştür, Murat Cemcir ise orda burda oynayıp durmaktadır yine özel bir şey yoktur, en fena durumda olan Sadi ise anca yaaaaaaaaan rolleri alabilmektedir (bu güne bugün Kanuni'nin odasının kapısını açmış adamdır o!)
bu üçlü bir belgesel projede yer alırlar, projeye göre sokağa çıkıp meslek sahibi insanlarla ropörtaj yapacaklardır.

Amma velakin belalar başlarından eksik olmaz yine, pintinin önde gidip bahşiş toplayanı bir yapımcı, berbat bir ekip ile ne adar başarılı bir iş çıkartabilirler ki?

İş çıkartıp çıkartamamaları meçhul ama bu yolculukta bizim karnımıza ağrılar gireceği kesin.












Ahmet Kural,

Açıkçası kendisini bir çok yerde görmüşümdür ama nedense hiç dikkatimi çekmemişti. Bu kadar yetenekli bir oyuncu olduğuna dair ennnn ufak bir fikrim bile yokt. Kendisinden özür diliyor, elini öpüyor ve bir biskrem ikram ediyorum.
Dizide özellikle Feride şarkısı, yılan öldürüşü ve tabiki olmazsa olmaz "Diyemedim ya lan" ları beni çok güldürdü










Murat Cemcir,

Üsküdara Giderken de en sevdiğim elemandı kendisi. Ramazan Güzeldir de de dibimi düşürmüştü.
Ahmet Kural ile arkadaşlıkları çok hoşuma gidiyor açıkçası.
Dizide ise kaşık yutma olayı, Sadi'ye laf atması ve "beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar" sahnesi ile güldürdü.






Sadi Celil Cengiz,

Grubun en safı, en temizidir o. Üsküdara Giderken de 48 yaşında ama 25 göstermeyen adamı oynuyordu ve kendisini çok seviyordum (ne yalan söyliyeyim Murat Cemcir kadar dikkatimi çekmedi ama)
Burda ise muhteşem bir rolde, sürahi görünümlü vazo, ağlama sahnesi, sapığı Hale ile olan sahneleri... muhteşem diyorum başka bir şey demiyorum.


Diğer karakterleri bir genellersek, kızların hepsine gıcığım Hale hariç. Kadınım o benim, her gördüğümde ayrı gülüyorum.. en çok Aşkından nefret ediyorum ama diğer kızlar da pek hoş değil.. hele Zehra... terbiyesiz olup ta dobra ayağına yatan bi kız işte.yok "Mert beni emdi" yok "sırtını gördüm azdım" ne bu yaaaa???
 Kesinlikle Sadi ile kanbağı yok ben böyle bilir böyle derim!

Yapımcı ve ekibi adamım yaaa, "Bana efendim diyeceksiiiiinnn!"

Murat'ın kaldığı pansiyon sahibi velet ile orda yaşayan yaşlı amcaya da gıcığım efendim...

Ahmet'in komşusu Salih abi her ne adar sapık olsa da manyak bir karakter olmuşşş!

Benim diyeceklerim şimdilik bu kadar hele perşembe gelsin yeni bölümü izleyelim bakarız daha neler çıkıyo :D


Puan Tablosu;

Konu - 10
Karakterler  - 9 (yere batası, ağzı yorgan iğnesi ile dikilecise Zehra sağolsun)
Oyuncular - 9


Toplam Puan; 10 - Kaçıranı Kaçırsınlar




CSI-NY - Canını Seven New York'ta Polis Olmasın!




Dün gece 8. sezon finalini izledim de. Bölümde Mac'in başına yine garip gurip bişiler geliyordu :D ve bende bunların başlarına gelenleri toparladığım bi yazı yazmaya karar verdim.

Mübarek ne zor bi işiniz varmış yaaa... nerde bi kurşun kesin bunları buluyo. New York'ta tek polis bunlar, tüm dramlar bunlarda.. ayıp ama Rabbena hep bana olmaz biraz da diğer polislerle paylaşın...


Esas amca Mac, bakalım neler yaşamışsınnn

1 - Karısı 11 Eylül saldırısında binada bulunduğundan dolayı diğer tarafa doğru uçuşa geçti.. Zaten biz diziye başladığımızda teyze çoktan rahmetli olmuş oluyor. İşin garibi Mac piskopatı karısının şişirmiş olduğu bi balonu hala saklıyor içinde nefesi varmış... Allahtan karı tuvalete gidip sifonu çekmeyi unutmamış heeee :D

2 - Piskopat bi kız buna kafayı takmıştı, yok bileklerini kesti intihar etti falan.. sonra ne oldu hatırlamıyom ama biraz baş ağrısı çektirdi şırfıntı.

3 - Manyak bi eleman bi tek Mac'in bulunduğu çatıdan uçuşa geçip Mac'i suçlu konumuna sokmuştu.

4 - Peyton'la çıktı... evet efendim bu bir felakettir hatta bana göre en büyük felaket buydu!

5 - İki velet bunu esir alıp tehdit falan etmişlerdi.. hafızam yine bulandı ne oldu hatırlamıyorum :D

6 - Bulunduğu binada bomba patladı

7 - Barda hep beraber zıkkımlanırken birden 3-5 gerizekalı bara ateş açtı ve bir kargaşa oldu

8 - Sezon sonunda vuruldu, az kala tahtalıköye atanacaktı, zorla geri getirdik :D




Stella *ahh be güzelim sensiz buralar yavaannn boşşş*


1 - Sevgilisi sapık çıktı, herif bunla olan tüm yatak ilişkilerini internette paylaşıyordu.. bu da ondan ayrıldı.. sonra adam manyağa bağlayıp kızı kendi evinde hapis etti ve en sonunda stella adamı bi güzel vurdu

2 - HIV virüslü bir cesedin kanına maruz kaldı ve korku dolu bir kaç hafta yaşadı

Aiden - öldü!





Angel - öldü! 


Flack

1 - İçinde olduğu binada bomba patladı, bunun içinden teller geçti resmen, her taraf kannn.. iç organlar hasar gördüüü *ben ekran başı ağladıımmmmm*

2 - sevdiği kız öldü

3 - sevdiği kızı öldüren adamı öldürdü *aferim koçum... o kan yerde KALMAYACAKKK!

4 - bar olayında oradaydı


Danny & Montana

1 - Manyak bi eleman kafayı Danny'e taktı, hapisten kaçıp Danny'nin peşine düştü... öldü sandık ölmedi evlerine girdi bebeklerini esir aldı falan... az acı çekmedik o ara

2 - Bar olayında oradaydılar ve kurşunlardan biri Danny'e isabet etti, adam bi sezon sakat dolandı etraftaaaa

3 - Danny'nin komşusunun veledi öldü... *çok içim gitmişti tatlı bişeydi*

4 - Montana zaten geçmişten yüklü geldi, arkadaşlarının ölümüne şahit olmuş kuzum T_T

5 - Danny bir dönem polis memurluğuna geçti ve yanındaki elemanlar resmen kuru iftira attılar ona

6 - Metroda kovaladığı adam polis çıktı ve o ara Danny baya bi suçlandı


Hawkes

1 - Danny'e takan piskopat aslında ilk başta bunun peşindeydi

2 - bi hapse girdi... biraz bulanık oralar nedeni hatırlıyom ama kim yaptı Allah bilir :D

3 - aşkta hiç mutlu olamadığı gibi kumar da oynamadı saf... en son bi gerzek kızla çıkıyordu az kala eroinman olacaktı zor tuttum :D



Adam

1 - Chat yaptığı bir kız gözlerinin önünde öldürüldü

2 - aynı bölüm katil Adam'ı araba ile ezmeye çalıştı



Jo

1 - seri tecavüzcü bi it, az kala Jo'yu öbür tarafa yolluyordu *en beğendiğim sahnelerden biridir bu..Jo manyaktı orda*


Sid

1- Binada çalışırken vuruldu!





Aklıma gelnler bunlar, ama eminimki bi yığında hatırlamadığım olay vardır.

Ama ne olursa olsun bu dizi favorim benim yaa ^^

Bir ara üşenmeyip tanıtımını da yapıcamm.



8 Temmuz 2012 Pazar

Nora Roberts Hain Ölüm - Noroş'a Mektup :D




Eee hep mi film,dizi yorumu yapıcam biraz da kitap yorumlayayım dedim.
Bayağıdır severek okuduğum bir yazar olan Nora Roberts'in (Noroş'un) yeni kitabı çıkmıştı... Ben gidip almaya üşendim biraz, neyse geçen hafta gidip aldım ve okudum.
Kitap "Ölüm Serisi"nin son çıkan kitabı (tabiki Türkiye'de, yurt dışına bunun ardından bi 30 kitap daha çıkmış)
Bu seriyi cidden seviyorum ben, karakterlerin her biri ayrı güzel ayrı bir sevilesi :D
Roarke desen her genç kızı kendine aşık etmeye and içmiş adeta, para onda, karizma onda, aşk onda. (dert bendeee derman sennnde, aşk bendeee ferman sendeeee dırınırırımmm)

Neyse cıvıtmayalım, baş karakter Eve Dallas 2000 bilmem kaçlarda yaşayan bir polis dedektifi, cinayet masasında çaçlışıyo ve serinin ilk kitabında Roarke ile tanışıp büyük ve fırtınalı bir aşk yaşıyorlar (bu lafı hep kullanmak istemişimdir :D )

Hain Ölüm serinin 13. kitabı, ve ben artık o "kendini tekrar etme" durumunu bayağı bayağı hissetmeye başladım bu seride.


(bu kısım biraz Noroş'a mektup gibin oldu)

Yani Noroş bacı, tamam anladık adam süper-über-fiber zengin ama YUHHHH ARTIK  lan bu New York'da başka kimsenin evi kalmadı mı? Adam tüm New York'u toptan mı satın aldı?
Yada biri cinayet işleyeceği zaman "Dur Roarke'un mekanında yapim ben bunu daha sexy oluyo" mu diyor?

Tamam bu kitapta öyle gerekiyordu da sen bunu hep yapıyorsun be Noroş...
Hem neden Roarke'u gören her kadının dibi düşüyo ki? Tamam dibi düşülesi insan ama yani hiç mi "bu benim tipim değil" diyebilen bi kadın yok?
Eve'in tüm arkadaşları Peabody'den Mavis'e kadar hepsi adam onlara çıkma teklif etse Eve öldürecekler sanki (eheömm biraz abarttım tabi)

Ayrıyetten 13. kitaptayız mübarek daha 13 ay yaşadık resmen... biraz ilerle kızzz...
ilişki durağan gidiyo (her ne kadar sen öle sanmasan da) ne bi velet, ne bi heyecan... anca ilanı aşk edip duruyorlar...
yav o evde bi velet olsa koştursa olmaz mı? yada ne bilim olmadı Dallas'ın geçmişi aydınlansın biraz.. her kitapta en az 3 kabus görüyo bu karı yeter da İllallah ettik!

Zaten bu kitapta Peabody'ciğim ile MacNab'im (tipsiz prensim benim) i ayırdın ayyy ne sinirliyim görsem seni nasıl cimcircem bilemezssin :D

Zaten şimdi epsilon bacı yeni kitabı 5 ay daha çıkartmaz... bekle babam bekle nette de ara da bul inglizcesini her taraf kapatılmış bi halt yok... oyyyy dertlendim yine çay koymaya gidiyom!







6 Temmuz 2012 Cuma

Bunka - Japon Yemekleri Ayağınıza Geldi (biraz kazık geldi ama olsun)




Ziyarete gelen arkadaşımla berabr bi güzel gezdik, sonra da japon yemei yemeye Taksime gittik..
Arka sokaklarda Bunka adlı ufak sevimli bir yer var. Hemen kapağı oraya attık tabi, benim niyetim Curry Udon veya Curry Pilav yemekti amma velakinnn yiyemedimmm T_T

Neden derseniz,GDO'nun Türkiye'ye girişi yasaklanmış ya o yüzden bu Curry (bildiğin Köri la) sosunu sokamıyorlarmış, artık içinde daha neler varsa :D
Çok üzüldüm ben o Curry Udon'u içinde uranyum olsa yerdim vallaha T_T

Neyse biraaz ağlayıp yemeklere karar verdik,Onigiri aldım ben, onun dışında da adam akıllı bi Japon yemeği diyebileceğimiz bişi almadık.. Makarna,tavuk vs takıldık... hatta o kadar değersizlerdi ki resimlerini çekmeyi unutttum :D

Onigiri'yi çektim tabi (bi tanesini mideme indirdikten sonra)
Daha önce de Sushi yemiştim, balıklı olanları pek beğenmesemde diğer çeşitlere ölüp bitmiştim, ve karar verdim ki ben Japon yemeklerini seviyorum ya. Benim damak tadıma uyan yemekleri var valla ^^


Aaa unutmuşum fiyatlar biraz pahalıydı yaaa, yani oraya genelde iş adamı vs tarzı insanlar gidiyor galiba dolayısı ile onlara normal gelen ama bizim gibi zavallı gençlere pahalı gelen fiyatları var :(

 Alt katında da Japon Kültür zımbırtısı olduğundan restoranın sitesi böyle bişi :D

http://www.japonkultur.com/bunka/bunka-anasayfa.html

3 Temmuz 2012 Salı

Çekik Aşkı İle Keman Aşkı Birleşince ^^

Arkadaşımın ziyarete geldiğinden bahsetmiştim, kendisinden aldığım bir kaç video var ki beni benden alıyor şahsen.

2 gündür duraksız bu çocuğu dinleyip duruyorum. Keman ve Piyano en sevdiğim müzik aletleridir, bu çocukta kemanı çoooookkkk güzel çalıyor valla ;)
Hele birde yakışıklı bir çekik olunca yeme de yanında yat durumu oluşuyor :D

Mutlaka dinleyin derim ben, karşınızda Jason Yang



2 Temmuz 2012 Pazartesi

Paçalı Donlu Kahraman - Krissh

Ruh ikizim, canım ciğerim arkadaşım geldi bana bir kaç günlüğüneve eli de boş gelmedi az buçuk Bollywood getirdi :)
Bende tek eksiğim Bollywood'du zaten hemen kapatalım dedim, gerçi işin komik yanı onun Bollywood'a sarmasının nedeni benim, Aladin'i izleyip önermiştim :D

Getirdiği filmlerden ilk olarak Krrish'i izledim, gül gül geberdim desem yeridir.
Bollywood manyak bişi ya. Garip espiri anlayışlarını, ota bota dans etmelerini, mantığınızı yerden yere vuran konuşmalarını özlemişim valla :D




Filmimize gelecek olursak, Krrishna veletkene okulun papazı fark ederki bu çocuk çok zekidir, hemen babannesini (yaşayan tek akrabası) çağrıp çocuğa IQ testi yaptırırlar.
Velet güzel güzel cevaplar verirken babanneye hafakan basar çocuğu kaptığı gibi kaçırır, papaz da "neden böle yapıyon kız? Bu çocuk çok şeyler başarır, Guinnes rekorlar kitabına bile girer" der
Babanne ise "Onun babası da böleydi sonra insanlar onu kullandı attı" deyip veledi alır ve dağ başında bi köye yerleşip  Krrish'i gözden uzakta büyütmeye karar verir.
Zamanla Krrishna büyür dana kadar bi herif olur, zekası haricinde doğaüstü güçleri de ortaya çıkar.
At dan hızlı koşup, bir ağaca maymundan hızlı tırmanabiliyor ve yüksek yüksek tepelere bir sıçrayışta çıkabiliyordur.

Gel zaman git zaman yanlızlıktan muzdarip, kız yüzü görmemiş Krrishna köye kamp yapmaya gelen bi gruptaki kız ile Priy ile tanışır ve olaylar başlayıverir.



SPOİLER İÇERİR

Başlarda o hayalet olaylarına çok güldüm açıkçası, Kalicharan mıydı neydi :D
Kız kafayı sıyırmadı ya şaşıyorum. Bir de kıza "Neden bağırıp duruyorsun, boğazın acııyor mu senin?" dediğinde de çok güldüm :D
Saf velet iki dakkada kıza aşık oldu, kızda istemem yan cebime koy babında çocuğu iyi oyaladı.

Yalnız bi yer varki yığdı beni. Krrish singapura kızın yanına gitmek için babane ile tartıştı falan sonra babanne buna neden gitmesini istemediğini anlattı.
Neymiş, bunun büyük babası uzaya mesaj yollamış sonra o mesaja cevap gelmiş, derken büyükbaba kazada ölmüş karı hamileymiş ve bebek zarar görmüş salak olarak doğmuş.
Sonra da bir gün köye uzaylılar gelmiş, içlerinden biri geri dönememiş bu dünyada kalıvermiş miş, Krrish'in babası (salak olan) bu uzaylı ile dost olmuş derken uzaylı buna özel güçler ve zeka vermiş (laann benim yeğene de vereydin ya iki gıdım yazıktır fukaralara acımak lazım)
Sonra baba ünlü olmuş ve insanlar ondan faydalanmış vs vs...

benim yığıldığım yer çocuk bu olayı direk kabullendi, uzaymış falan hiç sorgulamadı "hee öle miii" modunda gezdi...
benim tepkim "anaaaam gitti yaşlı karı sıyırdı kafayı... tüh köyde de deliler hastanesi yok ki yatıralım" olurdu vallaha :D


Takıldığım başka olay ise, gerzek kız Priya... bi yerde Krrishna süper kahraman olup birilerini kurtarıyo ve maskeli hali ile Priya ile karşılaşıyo. Kız hapşursa balgamı adamın gözüne girer o derece yakınlar. Kız bunu tanımıyo... bişey değil sonra bi şüpheleniyo acaba o mu diye... derken bi çinli var yan karakter bizim Krrish bu çinliye veriyo maskeyi sen kahraman olduğunu söyle de parayı al diyo...
Kız da o kahramanın gerçekten de çinli olduğuna inanıyoo...
Ula gerzek yemyeşil gözler ne ara çinlilerde var???

neyse ya hint filmi daha ne kadar yorum yapabilirim ki, bu kadar yeter bi iki resim ile konuyu kapayalım..



Abi en son aynaya baktığında insan mıydın sen? O ne öyle kas değil başka bişi bunlarrrr




Konu: 6  (uzaylılar hiç girmeyecekti olaya hiiiççç)
Karakterler: 8 (Sevdim kefereleri)
Oyuncular: 7
Dans ve Şarkılar: 7 (şarkılar pek durgun geldi bana daha hareket istiyorum action istiyorum efendim)
Son: 8 (size kanım çok ısındı baba diyebilirmiyim uleyyynnn)

Toplam Puan : 7 Eh İyiydi  (gülmek için izlenir)